20 Eylül 2010 Pazartesi

KALDIĞIMIZ YERDEN...


Ne yalan söyleyeyim, son yazıma bakmadan hatırlayamadım en son nelerden bahsettiğimi... Aylar oldu ne de olsa. Prensesleri itişirken bırakmışım; e, hala kaldığımız yerde sayılırız. Bizimkiler palazlandıkça itişmelerin sayısı ve yoğunluğu da arttı. Ama çok şükür bu sürekli bir durum değil; zorla da olsa birbirlerine sarıldıkları anlar var. Ancak bunlar genellikle benim zorumla ve keyiflerinin yerinde olduğu zamanlarda yaşanabiliyor. Yoksa her an Yağmur'u Deniz'i ısırırken veya Deniz'i Yağmur'a "ah!" yapmak suretiyle kendi intikamını almaya çalışırken yakalamak da mümkün. Oyuncaklar paylaşılamaz, kucaklar paylaşılamaz, artık herkesin bardağı filan da ayrı aman ha! Bahanemiz çok...

BÜYÜDÜK VE GERİ DÖNDÜK...


Aylar geçti, yaz bitti ve biz ikinci yaşımızı doldurmuş olarak blogumuza dönüş yaptık :)Anlatacak çok şey var; nereden başlasak?.. En iyisi kaldığımız yerden devam etmek galiba. Herkese merhaba :)

8 Nisan 2010 Perşembe

Sitemler üzerine...

Bu uzun aralıklı yazışlar çok sevenimizin serzenişine neden oldu haklı olarak... En son bugün Nilsu'nun annesinin sitemine dayanamayarak klavyeyi elime aldım :) Gerçi bundan birkaç gün önce bir yazma teşebbüsüm olmuştu ama sevgili Deniz'in bir sabotajına kurban gitmiştim!.. Nilsu'cuğumun yaşadığı olayı okurken ben de çok üzüldüm. Sonra da bizim melekler üzerinde düşünmeye başladım. Aynı karından neredeyse aynı anda çıkma iki küçük insan, genellikle uslu oluşlarıyla sevindiğimiz, kendilerine has tatlı iletişimleriyle bizi güldüren, sempatik, sosyal ikizlerimiz bir bakıyorum bazen birbirlerine tahammül edemiyorlar! Daha şunun şurasında 19 aylıksınız, neyi paylaşamıyorsunuz! Bir bakıyorum gülüşüp oynarken hop, Yağmur Deniz'in eline dişlerinin izini bırakıvermiş. "Yapma Yağmurcuğum!". Arkamı döner dönmez bir daha... "Hayır Yağmurcuğum!".Uzaklaşmaya kalmadan bir daha! "Yağmuuurrr!!!" İntikam soğuk yenen bir yemekmiş, ama acısı dinmeyen Deniz başlıyor Yağmur'u itmeye...Derken başlıyor tabi beraber ve solo ağlayışlar! Demek öğrenmeden, doğamızdan mı geliyor bazı şeyler, ilginç?.. Ama genel olarak minnoşlarımla ilgili neşeli anlarımızın, nazar değmesin diyerek, varlığıyla mutlu olduğumuzu söylemeliyim. İyi ki varlar :)

24 Şubat 2010 Çarşamba

GECİKMELİ SEVGİLİLER GÜNÜ HATIRASI

14 Şubat'ta tam 111 fotoğraf çekmeme rağmen aktarım kablosunu bulamadığım için, fotoğrafları bloga yükleyememiştim. Minnoşlarımız tüm ailenin daimi sevgilileri olduğundan gecikmenin önemli olmadığını düşünüyorum ve buyrun fotolara diyorum...




Bu arada o gün başka neler oldu?
* malesef babamız yurtdışında iş seyahatindeydi
* sevgili babaannemiz bu yılki sevgililer günü pastasını torunlarına adadığından dedemiz tarafından protesto edildi :)
* yollarda yürüdük, balonlar aldık, yedik, içtik, güldük, eğlendik...

8 Şubat 2010 Pazartesi

uyumak ya da uyuyamamak... işte bütün mesele bu!




Biliyorum daha önce de yazdım, ama n'apıyım?! Eş yaşlarda bebeği olan hangi arkadaşıma ya da tanıdığa "uyuyor mu sizinki?" diye sorsam cevap hep aynı... Sık bölünen uykular, huzursuzluk, anneyi uykusuz bırakma vs... Bakınca nedenini bir türlü bulamadığım başlıca sorunumuz. Hatta blogun adını bile "uykusuz prensesler" diye değiştirsem mi :) Hani öyle gece uyanıp, oturmak filan yok çok şükür, ama gündüze göre daha mesaili gecemiz: su, emzik, süt, örtünme; sürekli kontrol. Durumumu hangi şarkı daha iyi anlatır acaba:
* Oynatmaya az kaldı, doktorum nerde mi?
* Uykusuz her gece mi?

Diğer bir sorun, ki bu da uykusuzluğu destekliyor olabilir: dişler! sayıları henüz 4 bile olmayan dişlerimizin de yollarını gözlemekteyiz.

Konuşmaya gelince; 5 kelime sayamıyoruz, ama herşeyi anlıyoruz maşallah! Özellikle Yağmur kendince pek birşeyler söyleniyor: "Dabay dabay", "Abovvv, oooo", "Debi debi debi", "Amini" gibi... Bir de meşhur "hemme"miz var ki; o da yemek içmeye dair her türlü nesneye verilen addır :)
- Başlıca içeceğimiz: "HEMME!"
- Yemek yiyelim mi Yağmur? "HEMME!"
- Yoğurt yer misin Deniz? "HEMME!"

Ama çocuğumun hakkını yemeyeyim, Yağmur bir kaç gündür söyle deyince "anne" ve "bitti" diyor. Deniz de söyler yakında.

İletişime gelince... Kızlar bazen birlikte gayet güzel oynuyorlar. Ammaaaa, bazen de bir kapışıyorlar ki, sormayın. Paylaşamadıkları genellikle bir oyuncak, bazen de kucak. Bir itişme, bir bağrışma yaşanıyor ki allaahhh! güler misin, ağlar mısın :) Bakalım biraz daha büyüseler neler olacak?.. bu arada, onlara evde eğlence olsun diye bir salıncak ve bir de puset aldım, neyseki onda kavga çıkmadı. Bebeklerini ayaklarında ya da salıncaklarında sallayıp, pusete de koyup gezdiriyorlar bazen :)

2 Ocak 2010 Cumartesi

YENİ YIL, YENİ YIL, YENİ YIL...


Aylar süren ihmalkarlığımdan dolayı işittiğim sitemin haddi hesabı yok... e, haklısınız ne deseniz! Ama kendimi affettireceğim. Bizden haber alamadığınız bu zaman zarfında kızlarımız yürüdüler; her lafı anlar oldular, bıcır bıcır iki yemelik cimcime oldular :) Yılbaşı eğlencesinden şu fotoğraflara bakar mısınız :)

2010 yılının herkes için iyi bir yıl olmasını ve bize gönlümüzden geçenleri sunmasını diliyorum. Sevgiler...