29 Ocak 2011 Cumartesi

Zor dostum zor...




Blog üstadım yazmış "büyümek kimin için daha zor?" diye... Hani klasik bir laf vardır ya, büyüdükçe derdi de büyüyor diye... Ben çok da katılmıyorum aslında. Fikrimce her yaşın, her dönemin kendine has kolaylıkları ve zorlukları var. Örneğin önceleri uyku problemimiz vardı; iki çocuk için ne kadar büyük bir sorun olduğunu defalarca yazdım, şimdi yok (amman tahtaya vurun!). Sonra, yavaş yavaş dertlerini ifade etmeye başladılar, bu da rahatlatıcı bir gelişme. Nilsu'mun annesinden ayrılırken döktüğü o gözyaşlarına kıyamam, anne için çok zor olmalı; biz de o yok mesela. "Babayyy" diye gülerek el sallarlar arkamdan (Aa, yoksa seviniyorlar mı bunlar benim gidişime!). Ama diğer yandan çatışmalar arttı, neyi, nasıl yaptıracağını çözen cimcimelerin kaprisleri arttı, "terrible two/three" denen macera başladı; sinirler gerildi. Büyümenin bu ve daha pek çok farklı sorunlarıyla başedebilmek için gerçekten aklını, yüreğini, zamanını iyi kullanmak, anne olarak kendini eğitmek, bilincini, sabır ve hoşgörünü arttırmak gerekli. Çünkü o minik birey sizin ellerinizde şekilleniyor ve bazı şeylerin de telafisi mümkün olmuyor. İşte başa dönüp bir de bu açıdan bakınca, büyümek gerçekten de zor... Hadi bir de kendime pay biçeyim; benim için duble zor :))

25 Ocak 2011 Salı

Mağdurum da mağdurum!

Yahşi Cazibe'yi seyredenler için "hayranı" olduğum Simge tiplemesinin bu sözleri şu anki halimi cok iyi ifade ediyor.

Öncelikle bu son aranın alışılagelmiş aralarımızdan çok daha uzun sürmesinden dolayı duyduğumuz üzüntüyü ifade ederek, sevenlerimizin gönlünü alalım; sonra da kısa bir özet geçelim geçen zamanda neler olduğuna dair...

Kızlarımız büyüdü, elbette ki! Anaokulu oyun kulübüne başladılar. Bunun klasik bir sonucu olarak da hastalıklar başladı: bronşiolit oldular. Allahtan başında yakalayıp, ucuz atlattık. Bir süre okula ara verdik. Bu günlerde tekrar geri döndük; artık hayırlısı :)

Büyümeleri ağzımız bal çalan yenilikler de getirdi: Yeşilçam mı desem, Oscarlık mı desem artistik pozlar, konuşma çabaları ve yeni kelimeler (Benzetme çabaları müthiş :) örneğin Garfield = Gağpit :)), uyku düzenimizde iyileşmeler, tuvalet eğitimde olumlu adımlar, şirinlikler, şekerlikler, onları ısırmamak için kendimizi zor tuttuğumuz anlar... Böyle anlatınca çocuk büyütmek harika geliyor olabilir kulağa, ama annelerin de sinirlerinin zayıf düştüğü anlar olmuyor da değil... neyse :)

Bu arada rahatsızlığı nedeniyle anneme 4 yıldan beri eşlik eden yardımcısı ayrıldı. Neyse ki, yerine hemen yenisi bulundu; ancak o da 3 ay sonunda yalanlarla ayrılarak bizi zor durumda bıraktı. İşte en baştaki "mağduriyet"imizin sebebi de budur; çünkü kızlarımızın ablası bizimle annem arasında mekik dokumaya başladı. E, ne kadar idare etmeye çalışsak da düzenimiz bozulmadı diyemem. Umarım kısa zamanda bu işi de halledeceğiz.

Peki siz neler yaptınız, Denizimizle Yağmurumuzu özlediniz mi?