25 Ocak 2011 Salı

Mağdurum da mağdurum!

Yahşi Cazibe'yi seyredenler için "hayranı" olduğum Simge tiplemesinin bu sözleri şu anki halimi cok iyi ifade ediyor.

Öncelikle bu son aranın alışılagelmiş aralarımızdan çok daha uzun sürmesinden dolayı duyduğumuz üzüntüyü ifade ederek, sevenlerimizin gönlünü alalım; sonra da kısa bir özet geçelim geçen zamanda neler olduğuna dair...

Kızlarımız büyüdü, elbette ki! Anaokulu oyun kulübüne başladılar. Bunun klasik bir sonucu olarak da hastalıklar başladı: bronşiolit oldular. Allahtan başında yakalayıp, ucuz atlattık. Bir süre okula ara verdik. Bu günlerde tekrar geri döndük; artık hayırlısı :)

Büyümeleri ağzımız bal çalan yenilikler de getirdi: Yeşilçam mı desem, Oscarlık mı desem artistik pozlar, konuşma çabaları ve yeni kelimeler (Benzetme çabaları müthiş :) örneğin Garfield = Gağpit :)), uyku düzenimizde iyileşmeler, tuvalet eğitimde olumlu adımlar, şirinlikler, şekerlikler, onları ısırmamak için kendimizi zor tuttuğumuz anlar... Böyle anlatınca çocuk büyütmek harika geliyor olabilir kulağa, ama annelerin de sinirlerinin zayıf düştüğü anlar olmuyor da değil... neyse :)

Bu arada rahatsızlığı nedeniyle anneme 4 yıldan beri eşlik eden yardımcısı ayrıldı. Neyse ki, yerine hemen yenisi bulundu; ancak o da 3 ay sonunda yalanlarla ayrılarak bizi zor durumda bıraktı. İşte en baştaki "mağduriyet"imizin sebebi de budur; çünkü kızlarımızın ablası bizimle annem arasında mekik dokumaya başladı. E, ne kadar idare etmeye çalışsak da düzenimiz bozulmadı diyemem. Umarım kısa zamanda bu işi de halledeceğiz.

Peki siz neler yaptınız, Denizimizle Yağmurumuzu özlediniz mi?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder